SON
DAKİKA
Meral ASLAN

İNSAN DOĞADAN UZAKLAŞTIKÇA HASTALANIR

Meral ASLAN

Modern insan hiç olmadığı kadar konforlu;
ama aynı zamanda hiç olmadığı kadar yorgun, uykusuz ve huzursuz.
Teknoloji ilerledi, şehirler büyüdü, hayat hızlandı.
Fakat bu hızın bir bedeli var.
Bugün pek çok insan, nedenini tam olarak adlandıramadığı bir halsizlik, gerginlik ve iç sıkıntısıyla yaşıyor.
Aslında cevap çok net:
İnsan doğadan uzaklaştıkça bedenin dengesi bozuluyor.

İnsan Betona Değil, Toprağa Uyumlu Yaratıldı

İnsan bedeni; kapalı beton  alanlarda, yapay ışıklar altında ve ekranlara bakarak evrimleşmedi.
Toprağa basarak, güneşi görerek, rüzgârı hissederek sağlıklı çalışacak şekilde yaratıldı.
Doğa ile bağ koptuğunda beden şaşırır.
Ne zaman uyuyacağını, ne zaman dinleneceğini, ne zaman toparlanacağını bilemez hâle gelir.
Bunun sonucunda;
* Sürekli yorgunluk
* Uyku bozuklukları
* Artan stres
* Zayıflayan bağışıklık
giderek daha sık görülür.

Stres Neden Doğadayken Azalır?

Şehir hayatı beyni sürekli “tehlike hâlinde” tutuyor.
Trafik, kalabalık, gürültü, bildirimler, koşuşturma…
Beyin bir türlü dinlenemiyor.
Oysa doğada tablo değişir.
Ağaçlar arasında yürürken beden şu mesajları alır:
“Artık güvendesin.” "rahatla" ve bu  mesajlarla birlikte;
* Stres hormonu azalır
* Nefes derinleşir
* Kalp ritmi dengelenir
* Kaslar gevşer
Bu yüzden doğada yapılan kısa bir yürüyüş bile zihni sakinleştirir.

Bağışıklık Sistemi Sessizce Güçlenir

Doğa yalnızca ruhu değil, bedeni de onarır.
Ağaçların ve bitkilerin havaya saldığı oksijen ve biyokimyasal  uçucu maddeler, bağışıklık hücrelerini harekete geçirir.
Bilimsel çalışmalar; doğada vakit geçiren kişilerde
* Vücudun savunma sisteminin daha aktif çalıştığını
* Enfeksiyonlara karşı direncin arttığını
* Yorgunluk hissinin azaldığını
göstermektedir.
Yani doğa, fark ettirmeden bedeni güçlendirir.

Zihin Doğada Toparlanır

Şehir hayatında zihin, hiç durmadan uyarı alır. Gürültü, ekranlar, kalabalık ve bitmeyen koşuşturma zihni sürekli tetikte tutar. 
Doğaya çıktığınızda ise bu uyarı bombardımanı azalır; yerini farkındalık ve sakinlik alır. Özellikle bir ormanda yürüyorsanız… Kuş sesleri, suyun akışı, yaprakların hışırtısı… Doğanın kendi dili, zihne adeta şifa olur.
Bu yüzden doğada vakit geçirmek;
* kaygıyı azaltır,
* duygusal dengeyi güçlendirir,
* dikkat ve odaklanmayı artırır.
Pek çok insan doğadayken “kendime geldim” der. Bu sadece hissiyat değildir; zihnin gerçekten dinlendiği, toparlandığı ve yeniden dengeye kavuştuğu biyolojik bir gerçektir.

Güneşi Gören Beden Daha İyi Uyur

Gün ışığıyla temas etmek, vücudun biyolojik saatini ayarlar.
Özellikle sabah güneşi, uyku–uyanıklık dengesinin kurulmasında kritik rol oynar.
Gündüz doğada zaman geçiren kişiler;
* Akşam daha kolay uyur
* Gece daha derin uyur
* Sabah daha dinç uyanır
Çünkü beden, günün ritmini ( sirkadiyen ritim) yeniden hatırlar.

Doğada Hareket Etmek, Bedenle Barışmaktır

Doğada yapılan yürüyüş, kapalı alanlardaki egzersizden farklıdır.
Spor salonlarında yürüyüş bandında değil; mümkün olduğunca açık havada hareket etmek bedeni daha dengeli çalıştırır.
Zemin değişir, kaslar uyum sağlar, beden farkındalığı artar.
Üstelik bu hareket zorlayıcı değildir.
Keyiflidir ve sürdürülebilirdir.
Beden hareket ederken, zihin dinlenir.
Sözün özü;
Doğa bir lüks değildir.
Bir tatil planı ya da sadece hafta sonu kaçamağı da olmamalıdır.
Doğa, insanın asli ihtiyacıdır.
Her gün saatlerce vakit ayıramasak bile;
bir parkta yürümek,
bir ağacın gölgesinde durmak,
toprağa basmak bile beden için bir onarımdır.

Unutmayalım:
İnsan doğadan uzaklaştıkça hastalanır.
Doğaya yaklaştıkça  yeniden dengelenir, şifalanır.

Sağlıcakla kalın 
Uzm. Biyolog Meral Aslan

Yazarın Diğer Yazıları