Mehmet Ercan

Dinmeyen Hüzün...

Mehmet Ercan

DİNMEYEN HÜZÜN….

Bugün 6 Şubat 2024… 
Tam 1 yıl önce bugün ..

Kimisine göre asrın felaketi…
Kimisine göre küçük kıyamet…

Ülkece yaşayabileceğimiz en büyük felaketlerden birini yaşadık. Kahramanmaraş  merkezli üst üste meydana gelen iki depremle korkunç bir yıkım yaşadık ve binlerce canımızı kaybettik. Enkaz altında kurtarılmayı bekleyen onlarca canımız vardı ve kurtulan insanlarımız da çok zor şartlar altında kurtarıldı.

Bir yanda enkaz başında sevdiklerinden ailesinden  haber almayı bekleyen gözü yaşlı depremzedeler, bir tarafta tüm yardım çağrılarına rağmen yakınları için arama kurtarma çalışmalarının başlamadığını hıçkırıklarla ile haykıran  çaresiz insanlar…
Bir yanda ise sevdiklerinin cansız bedenini enkaz altından kendi imkanlarıyla çıkarmak zorunda kalan insanlar! Acımız anlatılamayacak kadar  tarifsiz...
O gece kar yağışı ile birlikte huzurlu bir sessizlik vardı.
Kim bilebilirdi ki ? 
Bu sessizliğin sabaha karşı 65 saniyelik sarsıntı ile şehirlerimizi ve tüm ülkemizi yasa boğacağını…
Sarsıntıyla  kimimiz uyandık kimimiz bir daha uyanamadık …

65 saniye süren sarsıntıda hayatımız bir film şeridi gibi gözlerimizin önüne gelmişti Oysa ne kadar da önemsemiştik bir saniyesine bile hükmedemediğimiz dünyayı…

O gün öğrendik ki ailemizle ve sevdiklerimizle geçirdiğimiz zamanların en kıymetli zamanlarımız olduğunu …

O gün  öğrendik ki sahip olduklarımızın aslında bize ait olmadıklarını ….

Bir bardak çayın bir kase çorbanın içimizi ne kadar ısıttığını …

Bir parça ekmeğin zengini de fakiri de doyurabildiğini…

Bir gecede varlık içinde iken nasıl yokluğa düşüldüğünü…

O gün bekledik devletin şefkatli kollarını yardımını…
O gün tekrar anladık ki yardımlaşmanın ve acıları paylaşabilmenin bizleri ayakta tutabildiğini…

Ve acı ile tecrübe ettik ki ahlakın ailede ve okulda öğretilmesi gereken en önemli davranış biçimi olduğunu…

Daha fazla kazanmak için bina / konut diye insanlara mezar satanların...

Devletin yaptığı binaları / konutları uygun malzeme ve uygun zemine yapılmasını önemsediği kadar diğer yapıları kontrolsüz ve denetimsiz bıraktığını…

Atanan ve seçilen kişiler için temel kriterin liyakat olması gerektiğini yine acılarla tecrübe ettik…

Deprem bölgesi olmasına rağmen yerel yönetimlerin iş makinesi, ekipman ,personel anlamında ne kadar yetersiz olduğunu , acil durum hazırlıkların olmadığını enkaz altında kalıpta müdahale edemediklerimiz kurtaramadıklarımız öğretti bize …

AFAD ve KIZILAY’ın yapamadıkları ve yapmakta geç kaldıklarının yapması gerektiğinden daha fazla  olduğunu  öğrendik …

Kamu ve  özel sektör binalarının birkaç gün içinde  barınma ve sıcak yemek için nasıl mücadele ettiğini , özel sektörün sadece ihracat yapmadığını bütün şehirlerdeki vatandaşlarımıza kapılarını sonuna kadar açınca öğrendik…

Arama kurtarma  ekiplerinin dondurucu soğuktaki fedakarlıklarını nasıl bir can daha kurtarabilirim diye kendi canlarını hiçe saydıklarını enkaz altında kalınca öğrendik.

Edirne’den Van'a kadar bütün milletin deprem bölgesine yardım ulaştırmak için gece gündüz demeden çalıştığını, deprem bölgesinin sahipsiz bırakılmadığını yine milletimizden öğrendik.
Ve yine dünyanın dört bir yanından yardıma koşan arama kurtarma ekiplerinin dil din mezhep ayrımı yapmadan çabalarını gördükçe yalnız olmadığımızı bir kez daha hissettik …

Yardım ulaştırmak için gece gündüz demeden dinlenmeden yollara çıkan tır şoförlerimizin çabalarını ve  kahramanlıklarına şahit olduk.

Aslında en uzun gecenin 21 Aralık olmadığını 6 Şubat olduğunu yalın ayak sokak ortasında kalınca anladık….

365 gündür dinmeyen hüznümüzün  kısa zamanda son bulması dileğiyle..
Vesselam.


 

Yorumlar 22
OĞUZHAN YILDIZ 15 Şubat 2024 15:18

ASLINDA MEHMET BEY ILE KİM OLDUĞUMUZU ANLAMAYA BAŞLADIM .BİRİLERİ OLMADAN KİM OLDUGUMUZU ANLAMAMIZA KALEMİYLE DESTEK VEREN MEHMET BEYE VE KALEMINE ŞÜKRANLARIMI SUNARIM

İsrail ÇATALKAYA 11 Şubat 2024 22:38

Mehmet Abi Okuyunca 2023 Şubat Ayı 6 7 8 10 nun cu günlerini yaşadım, Hepimiz tek başımıza devletin kurumları gibi iş bitirmiş tik, Hatta vatandaş Olarak kurumların bir tık önünde oldu, Saygılarımla, İsrafil ÇATALKAYA

Ahmet guneri 09 Şubat 2024 19:43

Bu yazınız ıcten gercekden olayı bızat yaşamış gercek duygular Mehmet bey diğer yazınızı sabırsızlıkla bekliyorum. Malatya nın sahıpsız oluşunuda yazarsanız sevınırım saygılar

Ayhan 08 Şubat 2024 00:25

Bir yazar olarak okuduğum satırlarda olayın içinde yaşayanın duygularının, uzaktan yazandan çok farklı olduğunu, yazının ne kadar içten ve binlerce sayfa yazılabilecekken bu kadar kısa ama o duyguları hatta bir yılı yaşatmanız harika, aklınıza kaleminize sağlık.

Dilek 07 Şubat 2024 11:33

Mehmet Bey bunlari yazarken hissettiklerinizi hissettim okurken???? bizler de yeterli yardimi yapamamanin, caresizligin acisini yasadik sizlerle. Hem isyan ettik hem icimiz kan agladi. Gerekli cikarimlari yaptik mi, farkli bir ilde benzer bir durum olsa bugun hazir miyiz?maalesef ki hayir ☹️ unutulacak gibi degildi ama bir gun unutulur mu maalesef ki evet????

Eren 07 Şubat 2024 00:20

Mehmet abi çok güzel sözlerle duyguların birleştiği kelimeler.Duygularımızı kaleme almışsın. 65 saniyede hayatın özeti. Ellerine ve emeğine sağlık.

Mehmet Kubat 07 Şubat 2024 00:15

Mehmet bey elinize yüreğinize sağlık emin olun o hüzünlü gece ancak bu kadar mükemmel bir yazı ile anlatılırdı Her konuya değinmişsiniz böyle yazılarınız için tekrardan teşekkür ederiz

Muharrem 06 Şubat 2024 23:59

Mehmet abim gerçekten çok güzel bir yazı ne kadar içten yazmışsın eline emeğine yüreğine sağlık rabbim tekrar yaşatmasın ülkemizi böyle bir musibetten korusun inşallah

Ali Mutlu 06 Şubat 2024 23:53

Kaleminize sağlık Mehmet bey.Umarım bu pencereden, Malatya'mızın aksayan noktaları ve yapılması gerekenleri de yetkililere aktarırsınız.Başarılar dilerim.

Abuzer YİĞİT 06 Şubat 2024 21:50

Kalemine sağlık mehmet bey,kısacık cümlelere çok şeyler sığdırmışsın,

malatyalı özkan 06 Şubat 2024 21:23

Elinize dilinize yüreğinize sağlık mehmet bey hislerimize tercüman oldunuz ALLAH bir daha böyle acılar yaşatmasın inşallah bu güzel yazılarınız devamını bekliyoruz inşallah

Özlem Gündoğdu 06 Şubat 2024 21:22

Sevgili Mehmet ERCAN Kaleminize ve yüreğinize sağlık hislerimize nede güzel tercüman olmuşsunuz Rabbim bir daha böyle büyük bir felaket yaşatmasın bizlere

Semra Gündoğdu 06 Şubat 2024 21:19

Hocam. Bu içten yazıniz için tebrikler. Malatya için yapılması gereken çok şey var.. Umarım kısa zamanda düzelir.

Yasemin 06 Şubat 2024 21:14

Mehmet bey ... Yazdıklarınız çok değerli.. Tercüman oldunuz duygularımiza Rabbim bu tür felaketlerden korusun. Yazılarınızin devamını bekliyoruz.

Hüseyin çamur 06 Şubat 2024 20:31

Mehmet bey elinize sağlık kısa ve öz biçimde bizim bir ömür boyu unutamayacağımız hadiseyi bize nasihat ve ders şeklinde aktardığınız için

tuncay kaya 06 Şubat 2024 09:10

Elinize kaleminize sağlık Mehmet bey daha iyi anlatılamazdı o acı günler

E.Okan Bey 06 Şubat 2024 08:49

Mehmet bey duygularınızı, duygularımızı çok güzel ifade etmişsiniz; kaleminize sağlık. Allah böyle bir felaketi bizlere bir daha yaşatmasın. Depremden sonra malatyanın gariban kalmasına da değinmenizi beklerdim. Adıyaman malatya beceriksiz yöneticilerden dolayı depremden sonrasını doğru yönetemedi gariban kaldı.

Arda Aslan 06 Şubat 2024 08:21

???? ne güzel tercüman olmuşsunuz hislerimize

Metin görgülü 06 Şubat 2024 00:11

Rabbim birdaha yaşatmasın

Hüzün 05 Şubat 2024 22:48

Rabbım yar ve yardımcımız olsun ????????????

Samanköylü 05 Şubat 2024 22:36

Mehmet hocam kalemine ve yüreğine sağlık...Allah bir daha yaşatmasın insanlığa bu acı dolu tecrübeyi ve bize de ders almak düşsün, ne diyelim...

Mehmet Güldaş 05 Şubat 2024 22:16

Bu hüzün dolu günü bu kadar güzel ve tarafsız bir şekilde anlattığınız için tebrik ederim. Tarafsizbliginiz bir ömür boyu devam etmesini temenni ederim

Yazarın Diğer Yazıları