Hemen yanı başımızda yaşanan olaylar ve bu olayların ülkemize ve çevremize etkileri noktasına bakarsak; sorunlar ve normalleşme süreci aklımıza geliyor. Bölgedeki sorunlar ve normalleşme süreci denince de; İsrail’in ulusal güvenliğini oluşturması amacı ile takip edeceği ve uygulayacağı politikalar 015 yılının Temmuz ayında yayımlanan İsrail Savunma Kuvvetleri (İSK) Strateji Belgesi ile açıklanmıştır. İsrail’in ulusal hedefleri belirlenmiştir;
Buna göre İsrail devletinin varlığının güvence altına alınması, toprak bütünlüğü ile vatandaşlarının güvencesinin sağlanması, İsrail devletinin Yahudi karakteri ve Yahudi halkının evi olma özelliğinin korunması, İsrail devletinin sosyal, ekonomik ve kültürel gücünün garanti altına alınması, İsrail devletinin uluslararası ve bölgesel statüsünün güçlendirilmesi ve komşularıyla barış girişimlerine gayret gösterilmesi. İSK Savunma Stratejisinin incelendiğinde İsrail’in bölgesinde tüm özelliklerini muhafaza etmesi ön planda tutulmuştur. Ayrıca komşu ülkelerle barış girişimlerine gayret gösterilmesine yönelik kararlar alınarak devletin Yahudi olma özelliğine önem verildiği görülmektedir. İsrail ve Filistin devletleri için en iyi senaryo, İsrail-Gazze ilişkisinde küçük çapta istikrar sağlanmasıdır.
Gazze'nin kuşatılmış ekonomisini iyileştirmek için tasarlanan bir dizi önlemle ilgili olarak Hamas ile İsrail arasında dolaylı müzakereler devam etmektedir. Bu girişimler karşılığında Gazze'nin Hamas yöneticilerinin Gazze'nin İsrail sınırındaki gösterileri durdurması ve İsrail'e saldırılarını kesmesi ile barış beklentileri oluşmaya başlamıştır. İsrail- Filistin arasındaki anlaşmazlıkların yakın gelecekte çözümlenmesi dikkatlerden kaçmamalıdır. Mayıs 2021 tarihlerinde İsrail tarafından gerçekleştirilen hava saldırılarında 53 kişinin hayatını kaybettiği, ölen Filistin vatandaşlarından 14’ünün çocuk olduğu belirtilmiştir.
İsrail Ordusu bu saldırılar sonucunda Hamas’a ait Gazze hedeflerinin vurulduğunu açıklamıştır. Bunu İsrail polisinin, Kudüs'teki İslamiyet’in kutsal yerlerinden olan El Aksa camisine ve yerleşkesine saldırdığı ekranlara gelmiştir. Ortaya çıkan çatışmalar sonucunda yüzlerce Filistinli yaralanmıştır. İsrail, Doğu Kudüs'ü ilhak etmiş ve İsrail'in bir parçası olarak kabul edilmiştir. Uluslararası toplumun büyük çoğu ise yaklaşık beş milyon Filistinlinin yaşadığı Batı Şeria ve Gazze ile birlikte Doğu Kudüs’ün Filistinliler tarafından işgal edildiğini düşünmektedir. Meskûn mahallere yapılan saldırıların Gazze’de sıklıkla uygulanması BM
Gazze İzleme Heyeti tarafından sivil halka yönelik şiddet ve sindirilme olarak görülmüştür. “Devlet Terörizmi” olarak kabul edilebilecek bu yaklaşımın İsrail caydırıcılığının en önemli aracına dönüştüğünün göstergesidir.
Bununla birlikte, böyle bir anlaşmanın yapı taşları çok az ilerleme ile yıllardır masanın ortasında durmaktadır. Hamas öldürülen iki İsrail askerinin cesetlerini elinde tutmaya devam ederken, İsrail ve Hamas siyasi ilişkileri zarar görmüştür. Hamas, kalıcı bir ateşkes sağlama yönündeki güçlü arzusuna rağmen, Gazze'deki koşulları anlamlı bir şekilde iyileştiren ateşkes antlaşmasının yokluğunda silahlı çatışma olasılığı her zaman devam etmektedir. Önümüzdeki dönemlerde bir İsrail-Gazze antlaşması olursa, Hamas'ın Cumhurbaşkanı ile yapıcı bir şekilde ilişki kurma dürtüsünü daha da azaltacak ve Hamas'ın Gazze'de, Batı Şeria'dan ayrı bir Filistin devleti aradığı yönündeki suçlamaları artıracaktır. Filistin Yönetimi'nin yasama kolu için uzun süredir gecikmiş seçimlerin yapılması, El Fetih-Hamas ihtilafını telafi etmeye yönelik bir adım olabilir. İsrail'in geçmiş Filistin seçimlerinde olduğu gibi işgal altındaki Doğu Kudüs'te oy kullanmasına izin verme talebine yanıt vermesini beklediğini bildirmektedir. Siyasi iklim, İsrail'in şehrin doğusunda Filistinlilerin oy kullanmasına yeniden izin vermesini pek olası olmadığını göstermektedir.
Dönemin ABD Başkanı yönetimi, barış planı üzerinde çalışmalar yaparak bölgenin çatışma ortamı ile ilgili çözümler bulmaya çalışmıştır. Ancak ABD yönetimi onlarca yıllık politikasını tersine çevirmiş ve İsrail yerleşimlerinin "uluslararası hukuka aykırı" olmadığını iddia etmiştir. Bu durum, ABD yönetiminin İsrail’in Filistinlilere yönelik politikalarında değişiklik yapmak için gerekli olacak muazzam siyasi ve ekonomik baskıyı uygulamayacağının bir göstergesi olarak ifade edilmiştir. Özellikle son beş senelik dönem içerisinde BAE yetkilileri ile İsrailli karar vericiler arasında yapılan gizli ve açık görüşmeler barış adına belirleyici olmuştur 2016 ve 2017 yıllarında ABD liderliğinde yapılan ve İsrail hava kuvvetlerinin de iştirak ettiği askeri tatbikatlara BAE’nin davet edilmesi ve bu tatbikatlarda bulunması ilişkilerin ilerlediğinin göstergesidir. Ayrıca ekonomik ve kültürel alanlarda aynı şekilde ilişkilerin normalleşmesi adına bazı girişimlerde bulunulmuştur. 2018 yılında Abu Dabi şehrinde düzenlenen Uzak Doğu sporları karşılaşmalarına İsrailli sporcuların katılım sağlaması, dereceye giren İsrailli sporcular için
kutlama törenlerinde İsrail ulusal marşının çalınması küresel kamuoyunun dikkatini çekmiştir. Devamında 2019 yılında Dubai’de gerçekleştirilen EXPO fuarına İsrail menşeli firmaların davet edilmesi ise İbrahim Antlaşması için iki ülke arasında daha önceden gerekli altyapının hazırlandığı, ülkelerin barış antlaşması için istekli olduklarının göstergesi olduğu değerlendirilmektedir. Yapılan değerlendirmeler çerçevesinde Orta Doğu’daki mevcut çatışma ve anlaşmazlıklar genel anlamda birkaç başlık altında özetlenebilir. Birinci ve en büyük sebep İsrail’in güvenlik politikalarının şekillenmesinde çok katı olması ve Filistin ile yaşanan gerilimler neticesinde sert güç unsurlarını aktif olarak kullanmasıdır. İsrail tarafından oluşturulmaya çalışan bu güvenlik algısı ile bölgede tehdit olarak gördüğü her duruma karşı tüm askeri unsurları çekinmeden kullanacağına yönelik algı oluşmuştur.
Bölgedeki ikinci sorun ise ülkelerin siyasi istikrarsızlıkları ve yer altı kaynaklarından gelen gelirlerin adil bölüşülmemesinden kaynaklanan huzursuzluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Üçüncü sorun ise bölgedeki ülkeler arasında meydana gelen mezhepsel çatışmaların bölge güvenliğini olumsuz yönde etkilemesidir. Bu sorunlar birbiri ile kıyaslandığında tarihsel olarak meydana gelen olaylarda İsrail’in mevcut politikalarının ve güvenlik tehdidi olarak kabul ettiği olayların tüm Orta Doğu bölgesini etkileyecek kapasitede olduğudur.