Meral ASLAN

GÖRÜNMEZ DÜŞMAN PLASTİKLER

Meral ASLAN

GÖRÜNMEZ DÜŞMAN PLASTİKLER

Plastikler Bedenimizi ve Dünyamızı Nasıl Zehirliyor?

Bir zamanlar “mucize madde” olarak hayatımıza giren plastik, bugün insanlığın en sinsi krizlerinden birinin sessiz başrolünde.
Hayatı kolaylaştırdığı düşünülen bu madde, artık hem hücrelerimizin içinde hem de gezegenin damarlarında dolaşıyor.

Evet, plastik yalnızca çevre kirliliğinin değil; hormon bozukluklarının, bağışıklık zayıflığının ve kronik hastalıkların da görünmez tetikçisi haline geldi.

Her Yerde, Her Nefeste Plastik

Sabah içtiğimiz sudan kullandığımız diş fırçasına, market poşetinden poşet çayın poşetine, spor aletlerinden diş dolgusuna kadar yaşamımızın her alanında plastik var.
Gözle göremediğimiz ama nefesimizle içimize çektiğimiz bu maddeler, soframızdaki tuzda bile karşımıza çıkıyor.
Bir zamanlar “kolaylık” olarak gördüğümüz plastik, bugün sağlığımızın sessiz düşmanı.

Plastikler Kolay Kolay Yok Olmuyor

Plastikler doğada yok olmuyor; yalnızca ufalanarak mikroplastiklere dönüşüyor.
Yani çöpe attığımız plastik gerçekten yok olmuyor — sadece yer değiştiriyor:
Bazen okyanusun derinliklerinde, bazen bir balığın karnında, bazen de insan kanında…

Bilim insanları, mikroplastiklerin anne sütünde, insan kanında ve hatta beyin dokusunda bulunduğunu söylüyor.
Yani plastik sadece denizleri değil, iç dünyamızı da kirletiyor.

Plastiğin içindeki BPA, ftalat ve dioksin (plastiklerin yakılmasıyla açığa çıkan zehirli gaz) gibi maddeler; özellikle ısı, asit veya yağla temas ettiğinde gıdaya geçiyor.
Sonuç: hormon dengesizlikleri, tiroid bozuklukları, kısırlık, obezite ve kanser riski.

Bir pet şişeden su içerken farkında olmadan yüzlerce mikroplastik taneciğini yutuyoruz.
Evde özenle hazırladığımız yemeği plastik kaba koyduğumuzda, yalnızca gıdayı değil; kimyasal bir karışımı da buzdolabına kaldırıyoruz.
Ne ironiktir ki, sağlıklı beslenmeye çalışırken bile plastikle paketlenmiş ürünlerle kendimizi zehirliyoruz.

Sessiz Pandemi: Mikroplastik Çağı

Mikroplastikler, hücre zarını aşarak genetiğimizi de bozabiliyor. 
Vücutta iltihap, oksidatif stres ve hücre hasarı oluşturuyor.
Uzmanlar bu durumu “Yeni çağın sessiz pandemisi” olarak tanımlıyor.

Bir plastik poşet denize düştüğünde, sonunda bir bebeğin kanında yer buluyor.
İşte çağımızın en acı gerçeği bu: attığımız her plastik parçası, bize bir şekilde geri dönüyor.

Plastiğin Biyolojik İzleri

Artık plastikler yalnızca çevremizi değil, biyolojimizi de şekillendiriyor.
Araştırmalar, mikroplastiklerin hücre zarlarından geçerek enerji üretim merkezimiz olan mitokondrilere kadar ulaştığını gösteriyor.
Bu durum, hücresel düzeyde enerji üretimini bozarak yorgunluk, inflamasyon ve erken yaşlanma gibi sonuçlara yol açıyor.
Yani plastik kirliliği yalnızca çevresel değil; doğrudan biyolojik bir tehdit.
Hücrelerimiz, bir zamanlar doğayı kirleten plastiklerle şimdi içeriden savaş veriyor.

Kurtuluş Bilinçli Tercihlerde

Bu görünmez düşmanı yenmenin yolu, toplumsal farkındalıktan geçiyor.
Evde, okulda, işte… her bireyin seçimi zincirleme bir etki oluşturur.
Bir anne çocuğuna cam biberon kullanmayı seçtiğinde, bir genç markette plastik poşet yerine bez çanta taşıdığında; gezegen nefes alır.
Çünkü her küçük bilinç,  ekosistemi korur.
Unutmayın: Değişim bireyden başlar.
Her gün yaptığımız küçük seçimlerle ya dünyayı zehirliyoruz ya da onu iyileştiriyoruz.

Kurtuluş Bizim Elimizde

Bu krizden çıkış, büyük değişimlerle  değil; bilinçli tercihlerle mümkündür:

✓ Suyunuzu cam ya da çelik şişede taşıyın.
✓ Sıcak yemekleri plastik kaba koymayın.
✓ Bez torba ve cam pipet kullanın.
✓ Paketli ürünleri azaltın.
✓ Plastik kapların altındaki numaraları kontrol edin.

Bu küçük değişiklikler, hem bedenimiz hem gezegenimiz için büyük fark yaratır.

Son Söz

Sağlık, sadece vücudumuza iyi bakmak değil; yaşadığımız dünyayı da korumaktır.
Plastikler sessizce bedenimize sızarken, biz hâlâ “tek kullanımlık rahatlık” perdesinin arkasına saklanamayız.

Sağlığımız ve çevremiz için artık görmezden gelme lüksümüz yok.
Plastik kullanımını azaltmak, bir insanlık görevi haline gelmiştir.

Görünmez düşmanı görmek, değişimin ilk adımıdır.

Sağlıcakla kalın...
Uzm. Biyolog Meral ASLAN
Araştırmacı - Yazar

Yazarın Diğer Yazıları